Son yıllarda, geleneksel mesleklerdeki çırak bulma sorunu ülke genelinde ciddi bir mesele haline geldi. Özellikle, ustalık eğitimi alanında deneyim kazanan çalışanların böyle bir ortamda yetişmemesi, birçok mesleğin "son temsilcileri" olarak adlandırılan ustaların endişelerini artırıyor. Kendi ustalık hikayelerini paylaşan birçok zanaatkar, bu sorunun çözümü için harekete geçilmediği takdirde, mesleklerin ortadan kalkma riski ile karşı karşıya kalacağını belirtiyor. İşte, bu çerçevede, meslek eğitiminin durumu ve çıraklık sektöründeki sıkıntılara dair detaylar…
İstanbul'da yaşayan Ali Usta, 30 yıl boyunca marangozluk yaptıktan sonra, bugüne kadar sayısız genci bu meslekle tanıştırdı. Ancak, son yıllarda işin şartlarının değişmesi ve gençlerin geleneksel mesleklere olan ilgisizliği, Ali Usta’yı zor durumda bırakmış durumda. “Artık çırak bulmak neredeyse imkansız hale geldi,” diyor Ali Usta. "Gençler, masa başı işlerini tercih ediyor ve bu nedenle elimizde yetişecek potansiyel bir nesil kalmadı." Usta, ustalık eğitiminin gerekliliğini vurgulayarak, “Eğer bu meslekler yok olursa, sadece kalifiye eleman değil, aynı zamanda zanaatları da kaybetmiş olacağız. Yıllarca süren deneyimlerin aktarılması şart,” ifadelerini kullanıyor.
Aynı dertleri çeken Usta Ömer de, demircilik mesleğinin son temsilcilerinden biri. “Sektörümüzdeki çırak sayısı her geçen gün azalıyor. Bu durum beni endişelendiriyor çünkü işin geleceği tehlikede,” diyor. Usta Ömer, gençlerin el işlerine olan ilgisini yitirdiklerini ve daha kolay para kazanma yollarını tercih ettiklerini belirtiyor. Eğitim kurumlarının bu bağlamda daha fazla çaba sarf etmesi gerektiğini ifade eden ustalar, toplumsal bilincin artırılması için çeşitli organizasyonlar tarafından desteklenmeleri gerektiğine inanıyor.
Uzmanlar, çıraklık sisteminin ve meslek eğitim programlarının gözden geçirilmesi gerektiğini vurguluyor. Türkiye'de birçok meslek lisesi bulunmasına rağmen, bu okullardan mezun olan öğrencilerin çoğu, eğitim sonunda mesleklerinde çalışmamaktadır. Bunun başlıca nedenleri arasında, pratik eğitim eksikliği, iş güvencesi sorunları ve düşük maaşlar gelmektedir. Eğitim alanında atılacak adımlar ile bu sorunların üstesinden gelinebileceğini belirten uzmanlar, iş dünyasında işverenlerle iş birliğinin artırılması gerektiğini savunuyor. Usta Ali, bu iş birliğinin arttırılması ve mezunların iş hayatına atılmasına olanak sağlanması gerektiğini vurguluyor. “Eğitim aldıkları süre zarfında gerçek ortamda çalışmalarını sağlarsak, hem kendilerine hem de toplumumuza büyük katkı sağlayabiliriz,” diyor.
Çıraklık sisteminin yeniden yapılandırılması gerektiğini düşünen diğer bir uzman ise, çocukların küçük yaşlarda el becerilerini geliştirmelerine yönelik kursların teşvik edilmesi gerektiğine inanıyor. “Okuldan ziyade, hayatın içinde öğrenim süreçleri oluşturmalıyız. Gençleri, el işlerine yönlendirecek projeler üzerine çalışmalıyız,” ifadesini kullanıyor. Bu bağlamda, toplumsal farkındalığın artırılması adına medyanın ve diğer kitle iletişim araçlarının iş birliği ile farkındalık kampanyaları yürütmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Sonuç olarak, geleneksel mesleklerin geleceği, gençlerin bu mesleklere yönelik ilgisinin artmasına bağlı. Çırak bulma problemi, sadece usta-çırak ilişkileri üzerinden yürütülen bir mücadelenin ötesinde, toplumun tüm dinamikleri tarafından ele alınması gereken bir mesele. Eğitim sisteminin, iş gücünün ihtiyaçlarına göre güncellenmesi ve gençlerin el sanatlarına teşvik edilmesi, mesleklerin sürdürülebilirliğinin sağlanması adına hayati önem taşıyor. Ali Usta ve Usta Ömer gibi mesleklerinde yıllarını harcamış ustaların deneyimlerinin, gelecek kuşaklara aktarılması ve bu değerli mesleklerin yaşatılması için yeni projelerin hayata geçirilmesi gerekiyor.