Geçtiğimiz günlerde yaşanan bir trafik kazasında hayatını kaybeden 25 yaşındaki genç, ailesi tarafından büyük bir acı ve hüzünle anılmaya devam ediyor. Olay, bir cinayet gibi algılanan körpecik bir hayatın sona ermesine neden oldu. Aile, kazanın ardından yaşanan mahkeme sürecine dair duyduğu hayal kırıklığını, "Kanadımız kırıldı" sözleriyle ifade etti. Şimdilerde, adalet arayışı içinde olan aile, kaybettikleri oğullarını anarken, hukuk sistemine olan güvenlerini de sorgulamak zorunda kaldı.
Olay, geçtiğimiz yaz aylarında meydana geldi. Genç yaşta hayatını kaybeden Oğuzhan, gideceği bir dost toplantısına yola çıkarken, dikkatsiz bir sürücünün yolunu kestiği bir trafik kazasında can verdi. Elde edilen bilgilere göre, araç sürücüsü aşırı hız yapıyordu ve trafik kurallarını ihlal etti. Kazanın ardından, Oğuzhan’ın ailesi büyük bir üzüntüye boğuldu. Oğullarını kaybetmenin acısı, tüm aile üyelerini derinden sarstı. Davanın mahkemeye taşınmasıyla birlikte, aile umut dolu bir şekilde adaletin yerini bulacağını bekledi.
Mahkeme süreci başladığında, aile adaletin tecelli edeceği umudunu taşırken, alınan karar sonrasında yaşanan hayal kırıklığı, tüm beklentileri alt üst etti. Duruşmada, kazanın sorumluluğunun sadece sürücüde olmadığı iddiaları ortaya atılarak, olayın sebep ve sonuçları detaylı bir şekilde tartışmaya açıldı. Ancak aile, sürücünün kayıtsızlığı nedeniyle yaşamını yitiren Oğuzhan’ın hayatının bir karşılığı olması gerektiğini savundu. Fakat mahkemenin verdiği ceza, ailede büyük bir hayal kırıklığı yarattı ve avukatları da davanın yeterince ciddiye alınmadığını dile getirdi.
Alınan karar sonrasında bir açıklama yapan Oğuzhan’ın ailesi, yaşadıkları acının kelimelerle tarif edilemeyecek kadar büyük olduğunu belirtti. Aile, “Oğlumuzun hayali, genç yaşında yarıda kaldı. Tamamiyle kayıtsızlık ve dikkatsizlik sonucunda hayatını kaybetti. Şimdi adalet için savaşmak zorundayız. Bu karar, kanadımızı kırdı; yalnızca bizim için değil, aynı zamanda tüm gençler ve aileler için de tehlike oluşturuyor” dedi.
Hukuk sisteminin bu tür davalarda ne kadar etkili olduğunun sorgulanmasına sebep olan bu olay, toplumsal boyutta da geniş yankı buldu. Birçok sosyal medya kullanıcısı ve sivil toplum kuruluşu, bu cinayet benzeri kazaların önüne geçmek amacıyla alınması gereken önlemler üzerine tartışmalara katıldı. Toplumsal farkındalığı artırmak için gerçekleştirilen bu platformlarda, trafik kazalarıyla ilgili cezaların artırılması gerektiği vurgulandı. Ebeveynler, gençlerin trafik güvenliği konusunda daha fazla bilinçlendirilmesi gerektiğini dile getirerek, bu tür trajedilerin önlenebilmesi için eğitici programların düzenlenmesini talep ediyor.
Ailenin adalet arayışı ise devam ediyor. Mahkemenin kararına itiraz ederek davayı daha üst mahkemeye taşıma çalışmalarını başlatan aile, “Biz adaleti arıyoruz. Oğlumuzun hayatı, bu kadar basit bir ceza ile geçiştirilemez” şeklinde duygularını ifade etti. Aile, olayı unutturmamak için medyanın desteğiyle seslerini duyurmaya çalışırken, diğer vatandaşları da trafik güvenliği konusunda daha dikkatli olmaya çağırdı.
Oğuzhan’ın trajik ölümü, sadece bir ailenin feryadı değil; toplumsal bir yaraya da işaret ediyor. Aileler, gençlerini kaybetmekle kalmamalı; bu tür kazalarla ilgili gerçekleştirilen adalet arayışında ses çıkarmalıdır. Unutulmamalıdır ki her kaybedilen genç, bir ailenin dünyasıdır ve bu tür acıların bir daha yaşanmaması için toplumsal bir farkındalık oluşturmak zorundayız.
Oğuzhan’ın hikayesi ve ailesinin adalet arayışı, bu tür kazalara karşı bir direnişin sembolü haline gelmekte. Olay sonucu hayatını kaybeden gençler için adalet sağlanana kadar mücadele devam edecek.